Blog Hakkında!!

0 yorum

Bu proje ile günlük hayatımızda ürünler hakkında yaşamış olduğumuz pazarlama tekniklerini sorgulayarak, günlük bir dil ile ürünler ve hizmetler hakkındaki tecrübeler anlatılmak istenmiştir.

UEFA Finali

0 yorum

Bildiğiniz üzere bu haftaiçi İstanbul Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda Avrupa kulüpler bazında mevcut 2 kupadan 1i olan, kupa-2 olarak da adlandırılan UEFA kupası finali oynandı. Maç Almanya'nın ünlü Werder Bremen kulübü ile Avrupa'da fazla ünü olmayan Ukrayna'nın Shaktar Donetsk takımları arasındaydı.Maç çok zevkli geçti ve maçı uzatmalar sonucunda Shaktar Donetsk 2-1 kazandı ve sevinen taraf Ukraynalılar oldu. Tarihlerinde ilk kez bir kulüpleri UEFA kupasında finale kalıyor ve kupaya uzanıyordu.
Bir Fenerbahçe taraftarı olarak gururla söylebilirim ki Türkiye'nin en iyi stadlarından biri olan stadımız, bu final sayesinde Avrupa'nın da elit stad kategorisi arasına alındı. Avrupa'da futbolda söz sahibi o kadar ülke varken, o kadar güzel stadlar varken, böyle koskoca bir finali Türkiye'de, İstanbul'da oynattırabilmek büyük başarı. Gerek Aziz Yıldırım'ın, gerek futbol federasyonumuzun hepsinin bu başarıda payı büyük.
Final için birçok gereksinim istiyor UEFA. Stadta defalarca incelemelerde bulunuyorlar, güvenlik-ulaşım-konaklama vb. konularda birçok istekte bulunuyorlar. Uzun ve itinali bir çalışma gerektiyor bunların hepsini yapabilmek. Bu maç sayesinde öncelikle Almanya ve Ukrayna'dan, Avrupa'nın hatta Dünya'nın dört bir yanından maçı izlemek için Türkiye'ye geldi insanlar. Geldiklerinde konaklıyorlar, gezip alışveriş yapıyorlar,yemek yiyip içki içiyorlar. Bunların hepsi ülkemizin kasasına giriyor. Sayısını şuan bilmiyorum ama çok fazla ülke bu maçı canlı olarak televizyonlarından insanlarına izlettirdi. Böyle önemli bir organizasyonu hiçbir problem çıkmadan alnımızın akıyla başarmakta işin güzel tarafı.
Açıkçası bu ve benzeri büyük organizasyonlar ülkemizin reklamını yapmak, ülkemizin güzelliklerini pazarlamak için kaçırılmaz fırsatlar..! Milyonlarca $ harcayarak yapmak istediğimiz reklamları bu kadar iyi yapamayız belki de.. 2010'da Dünya basketbol şampiyonasının da ülkemizde yapılacağını düşünürsek sanırım onun yankısı bundan çok daha büyük olacak..

Kendi pazarlama tekniklerim :)

0 yorum

Ben de blog projesinin bize çok şey kattığını düşünenlerdenim. Blog yazmaya başladığımdan beri etrafımı çok iyi gözlemler, reklamları çok daha dikkatli izler oldum. Geçen gün boş bi vaktimde ne yapsam diye düşünürken aklıma bir fikir geldi. Son zamanlarda arkadaşlarım eBay,sahibinden.com gibi sitelerde fazlaca vakit geçiriyor, ürün alım-satımı yapıyorlardı ve aramızdaki muhabbetlerde bunlar sıkça geçiyordu. Ben de bugüne dek fazla ilgilenmemiştim bu sitelerle, oturdum ve inceledim .
Bazı ürünleri taa Amerikalardan evimize kadar getirtmenin çok makul fiyata gelebildiğini, bazılarının burdaki fiyatlardan hiçbir farkı olmadığını, bazılarının ise daha pahalıya gelebildiğini gördüm. Ama ürün ağının çok geniş ve görsel olması bizim için çok iyi tabi. Ben de düşündüm şuan için internetten böyle bir ürün alımına ihtiyacım olmadığını farkettim fakat elimde artık hiç kullanmadığım ve değerlendirebileceğim ürünlerimin olduğunu gördüm. Ürünlerimi satışa nasıl koyabileceğimi inceledim çünkü bazı incelikleri ve detayları var. Sitede kendi ürünlerimin aynılarının ne kadar fiyatlara satışa konulduğuna baktım. Ee malum serbest ticaret piyasası... Etrafımızda neler olup bittiğinden haberdar olmamız gerek.. Derken ürünümü en iyi nasıl pazarlayabilirim olayına geldim. Burada devreye sene içinde gördüğüm tüm pazarlama bilgileri girdi :) ve tabiki yaratıcılık, gerçekçilik..
Ürünümü en iyi şekilde pazarladığımı düşünüp sitede satışa koydum ve beklemeye koyuldum. Bana 8 hafta satış süresi verilmişti daha 1. gün teklif gönderenler ve bizzat beni arayanlar oldu bu beni doğal olarak sevindirdi ve istediğim tekliflerle de karşılaşınca ürünümü sattım. Ben de böyle sitelerde bir ürünü ararken karşıma birsürü ilan çıkıyor en dürüst,en gerçekçi yaklaşan benim gözümde daha değerli oluyor. Aynılarını kendim yapmaya çalışıp, başarılı olduğumu gördüğüm için mutluyum. Pazarlamanın önemi burda kendini çok net yansıtıyor..

Turkcell, Avea , Vodafone sizce hangisi?

0 yorum

Cep telefonları hayatımızın merkezi haline geldi. Martinn Cooper motoralının iletişim ceosu ,cep telefonunu icad edip ilk görüşmesini 1974’de yaptı. İlk başlarda telefon yaklaşık 1 kg’dı ve sınırlı sayıda üretilmişti. Aslında çok yakın bir geçmiş olmasına rağmen telefonsuz günleri hiç birimiz düşünemiyoruzdur. Her geçen gün eklenen özellikler ,her hafta çıkan modellerde cabası. İlkokula giden çocukların ellerinde görmek hiç şaşırtıcı değil. Tabi bu durum da gsm operatörlerinin rekabetini kızıştırıyor.



Turkcell 1994’de Türkiye’de kurulan ilk gsm operatörü , arkasını takip eden şirketler ise telsim ,aycell, aria oldu. Turkcell ilk ismini korurken, Telsim’i Vodafonu aldı, Aycell ve Aria’nın birleşmesiyle Avea ortaya çıktı. Avea yaptığı promosyon çalışmalarıyla başarılı oldu .


Turkcelle karşı uyguladıkları , öğrenci paketi (10 dksı 2 kontör) ve kamu çalışanlarına sunduğu özel paket başarılı kampanyalarından sayılabilir. Turkcell'in uyguladığı kampanyalar arasında en çok dikkat çekenler ise, genç türkcellilere sunduğu bir bilet alana bir bilet bedava uygulaması ve şimdilerde ise bazı anlaşmalı mağazalarda yapılan alışverişlerde %50 uygulaması .

Bir çok insan Turkcell'e olan sadakatinden ve kafasında oluşturduğu turkcell imajından dolayı fiyatlarından şikayet etselerde diğer operatörlere geçemediler. Senelerdir kullandıkları numarayı değiştiremeyenler içinde “numaran değişmeden operatörünü değiştir” devri başladı. Böylece herkes, kendisine uygun operatörü seçebilme hakkına sahip oldu.

Vodafone yurt dışında başarılı bir şirket olmasına rağmen Türkiye'de daha yeni yeni müşteri profili oluşturmaya başladı.Yaklaşık bir senedir reklam kampanyalarıyla, marka tanınırlığı oluşturmaya çalışıyor.

Sonuç olarak Turkcell’in gsm piyasasındaki başarası şüphesiz ortada . Piyasadaki ilk kurulan şirket olması, arge çalışmaları, oluşturduğu marka imajı, her yerde çekebilme özelliği(ki avea ve Vodafone’nun en büyük eksikliği budur) başarısının etkenlerindendir . Turkcell fiyatlarını düşürürse , diğer operatörlerde daha iyi çekseler eminimki rekabet daha da kızışır buda müşterileri etkiler . İlerleyen günlerde neler olucak görücez . Teknik olarak Vodafone ve Avea gelişirlerse Turkcell'e karşı daha da güçlü hale gelebilirler. Cebimizdeki telefon sayısı 3’e çıkarsa şaşırmam:))

UMUT ARAYIŞLARI :(

0 yorum

Geçenlerde izlediğim bir haberde Volker Stiny adındaki bir Almanın, uzun süredir satamadığı evinin ilginç satış öyküsünü anlatıyordu.Volker Avrupada’da bazı ev sahiplerinin de uyguladuğu yöntemi uyguluyarak, kısa sürede normalde satabileceği fiyattan çok daha karlı bir şekilde evini satışa sunmuş.

İnternet kanalı üzerinde bir bilgi yarışması düzenlemiş , sadece 19 euroya yarışmacılara eve sahip olma fırsatı sunmuş. Yapmanız gereken 19 euro yarışmaya katılım bedeli ödeyip, sorulara doğru cevap verip ilk 100 içine girmeniz. Yapılan çekiliş sonucunda evin yeni sahibi finalistler arasından belirlenmiş.Yaklaşık 30 bin bilet satılmış. Sonuç olarak Volker, evini nerdeyse 2 kat daha fazla paraya satmış.
Alan memnun satan memnun :) krizi fırsatı çevirmeyi başarmış alman arkadaşımız. Sadece biraz kafa yormak ve araştırmak gerekiyor.

Piyango biletlerine gelince, biletler küçük bir yatırımı büyük bir servete dönüştürebilme fırsatı sunarlar. Yakın zamanda lotonun haftalarca devir etmesiyle , bilet satışlarındaki müthiş artışı biliyor, gişe önlerinde oluşan kuyrukları görüyoruz. Aslında bakıldığında kazanma ihtimali küçük bir ihtimal olsada, taleb hergeçen gün insanların umut arayaşından kaynaklanarak artıyor. Tabi rakamların büyüklüğünün etkiside tartışılmaz. İkramiyenin büyüklüğü çarpıcı hale getirmiştir. Aslında tüm mesele ilgi çekmiş olmasıdır . İnsan ve medya etkisi de satışları patlatmaya yardımcı olmuştur.

OUTLET FURYASI!!

0 yorum

Hergeçen gün artan sayısıyla outlet mağazaları özellikle tekstil sektöründe dikkat çekiyor. Birçok ünlü marka ürünlerini düşük fiyatlarla müşterilere sunma fırsatı buluyor. Firmalar sezonu geçmiş ürünlerini uygun fiyatlara satıp stoklarını azaltıyorlar. Böyelikle firmalar stok ve depo maaliyetlerini de azaltmış oluyorlar. Aslında bakıldığında hem tüketiceler hemde firmalar mutlu.



Türkiye'de son 5 yıla bakıldığında, alışveriş merkezlerine 10 milyar doların üzerinde bir yatırım yapıldığı ve alışveriş merkezi sayısının da 200'ün üzerine çıktığı görülüyor.Yatırımlar her geçengün artıyor. Bir çok alışveriş mağazası, boyner gibi, yatırımlarını bu alana kaydırıyor.



Türkiye toplam kiralanabilir alanı 382 bin 781 metrekareyle 19 adet outlet alışveriş merkezi ile Avrupa’da 2. Sırada yer alıyor. Örneğin mudo, mağzalarının 3’te biri kadar outlet mağzasına sahip.



Outlet mağazalarının giderek şehir içine kaydığı net bir şekilde görülmekte. Sadece rekabeti artırmakla kalmayıp, markanın kendi imajına da çoğu zaman zarar verdiğini düşünüyorum. Var olan müşteri potansiyelini kaybedebiliyor. İnsanlar bir ay sonra düşüceğini bilerek körü körüne o ürünü satın almak istemiyorlar.Müşteri alım gücüne sahip olduğu halde enayi yerine konmak istemiyor. Mangonun ve mudonun sezon ürünlerini aynı sezon içinde outlettede düşük fiyata satması, bu aralar çok sık rastlanan bir olay.Önce bindirim sonra indirim yöntemi uygulanıyor .



Tüketici olarak outlet mağazacılığı bazen işime yarasa da alış veriş mağazaları açısından bakıldığında, rekabet faktöründen dolayı outlet mağazalarının şehir dışında kalmaları gerektiğini düşünüyorum.

AMBALAJIN ÖTESİNDE...

0 yorum

Ürünün satışında ambalajın yönü çok büyük. Görsellik ürünü alırken verirlen kararı büyük ölçüde etkiler.


Ürünün ambalajı değiştiğinde ne düşünürsünüz ??
Genelde bende bu yenilenme hep olumlu çağrışımlar yapar. Eminim sizde de öledir. Genelde ürünün yenilendiğini, kalitesinin arttığını düşünürüm. Yepyeni bir ambalaj herşeyiyle yeniymiş imajı verir. Türk insanlarının da, çok fazla yeniliğe kapalı olduğunu düşünmüyorum. İlk etapta, bir çoğumuz deneme ihtiyacı duyarız. İlk yenilenmede ,kampanyalarla ve reklamlarla desteklemek, insanları o ürünü denemek için teşvik etmeye yardımcı olur .

Mor inek adlı pazarlamyla ilgili güzel bir kitapta Dutch Boy boya firmasının sadece ambalaj değişikliğiyle, satışlarını muazzam bir şekilde katladığını okumuştum. Firma büyük ebatlarda satılan boya kaplarını daha taşınabilir "ergonomik "boyuta çevirerek farklılık yaratmış, kolaylık sağlamış ve böylece satışlarını artırmış. Türkiyedeki örneklerden birkaçı ise, dimes meyve suları, filiz makarna , cheetos, arko krem.

Ambalajda kullanılan renkler fareketmesekte bizi etkiliyor. Süt ürünlerinde beyaz, su şişelerinde mavi, sarı rengin ise makarnalarda çok yaygın kullanıldığını düşünüyorum. Markete gittiğinizde raflardaki ürünlerin ambalaj renklerine dikkat edersiniz sarı, kırmızı, mavi ve yeşil rengin daha çok kullanıldığını görüceksiniz. Ürünün ne olduğu, hedef kitlesi ambalajda renk seçiminde çok önemlidir.Çocukalara yönelik ürünlerin renkli olduğu bariz ortada. Yetişkinlerde, güzel bir tasarımdan,dizayndan, ergonomik olmasından oldukça etkilenirler. Biraz maaliyeti artırsada güzel bir ambalajın etkisi büyük. Küçük değişiklerler, büyük katkılar ve marka farkındalığı sağlayabilir. Zaten zamanla değişen (demografik , çevre vs) koşullardan dolayı firmalar, ambalaj değişikliğine gitmek zorunda kalırlar .Firmalar yenilemeyi düşünmeselerde, müşterinin ihtiyaç beklentisini karşılmak adına yenilemeye de gidebilirler.