Uç Uçabildiğin kadar!

"Kesin Oscar'ı alır" önyargısıyla gittiğim sinemada yerime oturup filmin (The Curious Case of Benjamin Button) başlamasını beklerken bitmek tükenmek bilmeyen reklam serisi başladı. Ben de bu reklam filmlerinin hedef kitleleri üzerindeki etkinliğini düşünmeye başladım aynı anda. Oldukça etkin çünkü bir yere kımıldamadan izlemek zorunda kalıyorsunuz, "zap" yapıp başka kanala geçme sansınız yok evinizdeki gibi. Ben bunları düşündüğüm sırada bir reklam başladı, daha önce televizyonda seyretmediğim. İşbankasının yeni kartı "Maximiles". Hangi yöne uyandığın farkeder mi? diye başlayıp günlük hayatın rutinliğini vurgulayan ve insanın hayatına bir de "google earth"den bakıldığında aslında ne kadar kısa mesafelerde gidip geldiğimizi, ne kadar dar mesafeler arasında yaşadığımızı kafamıza vurup hatırlatan reklam. Reklam daha önce izlemeyenler için kısaca şöyle : bir sabah 30 lu yaşlarında bir kadın(bir de erkek versiyonu var) işe gitmek için yataktan kalkıyor ve aslında ne kadar monoton bir hayatı olduğunu bir anda farkedip "maximiles" kartıyla hemen egzotik bir kumsala uçuveriyor ve daha sonra kadını elinde surf tahtasıyla o egzotik plajda yürürken görüyoruz. Reklamdaki öneri süper tabi. Hemen Afrika'ya uçup safari yapalım ya da okyanus aşıp dunyanın bir ucunda köpekbalıklarıyla surf yapalım. Ama bunu kim nasıl yapacak o belli değil. Gerçekten böyle yapabilenler var demek ki diye de düşünüyor insan ,reklam yapılıp bir kitleye ulaşılmak istendiğine göre. Bu durumda hedef kitlenin sadece uçuş kart kullanan kişiler mi yoksa, tüm kredi kartı kullanıcıları mı onu anlayamadım. Fazla ucmuşlar çünkü. Hakikaten uçulmuş. Sadece uçuş kart kullanıcıları için yapılmış bir reklamsa fazla abartmışlar bence.
Abartmışlar uçmuşlar ama üstünde de düşünmüyor değil insan bu reklamdan sonra. Yani reklamı izledikten sonra bir süre durup bir düşünüyorsun acaba şartları zorlasak olur mu diye. Amaç da bu galiba. En azından düşündürmek.

1 yorum:

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Fishcard konseptine benzetiyorum ben bu reklamı. O konuda biraz yazıp çizmiştim bir ara, ama bu konsept genel anlamda beni rahatsız ediyor. "Zavallısınız, bizim kartla zavallılıktan kurtulun" önermesi yani. Bilemiyorum.